Perşembe, Mart 28, 2024

Bunlara da göz atın

İlgili içerikler

Boğaziçi Üniversitesi’nden Bütün Fikri Hakları Türkiye’ye Ait Kanser İlacı

Kanser tedavisinin hastalarda meydana getirdiği yan etkileri azaltmak için doğrudan tümörü hedefleyen bir ilaç geliştiren Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümü Başkanı ve Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri Merkezi Direktörü Prof. Dr. Rana Sanyal, ilacın tüm dünyadaki kanser hastalarına şifa olmasını hedefliyor.

Prof. Dr. Sanyal, tümörlü hücreleri hedef alan ve tedavinin yan etkileri açısından olumlu sonuçlar veren yerli ve milli bir kanser ilacı geliştiriyor.

Türkiye’de sıfırdan geliştirdiği, bütün fikri hakları ülkeye ait ve laboratuvar aşamasında olan ilacın klinik çalışmalarına devam etmek için Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Kurumu’na başvuran Sanyal, olumlu karşılanan talebinin ardından, çalışmaları bu yıl içerisinde başlatacak.

İlacın geliştirme çalışmalarında ise Sanyal’ın kurucu ortağı olduğu bilimsel araştırmalar yürüten biyoteknoloji şirketinden 10 kişilik çekirdek ekibin yanı sıra Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri Merkezi altyapısı ve uzmanları ile bilimsel danışma kurulu yer alıyor.

“İlaç, tedavi sırasında yan etkilerin azaltılmasını sağlıyor”

Geliştirdikleri kanser ilacına ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Sanyal, klasik kemoterapinin tümörü öldürmeyi başarabildiğini ancak fazla toksik olduğu için yan etkileri nedeniyle dozun istendiği kadar artırılamadığını söyledi. Prof. Dr. Sanyal, mono klonal antikorlarla (biyoteknolojik ilaçlar) ise hassas bir hedefleme yapılabildiğini ancak yeterince toksik olmadıkları için tedavinin tümörü etkin bir şekilde yok edemediğini belirtti. 

Prof. Dr. Sanyal, kansere karşı polimer teknolojisiyle hazırlanan inovatif bir ilaç teknolojisi geliştirdiklerini aktararak, “İlaç taşıyıcı platformumuz üzerinde bir hedefleme grubu var. Böylece, ilaç tümöre yönlendiriliyor. İlaç etken madde ve taşıyıcı arasındaki özel bağ sayesinde tümöre ulaşmadan önce serbest kalmıyor ve sağlıklı hücreleri öldürmüyor. Kısaca, tedavi sırasında yan etkilerin azaltılmasını, etkinliğin artmasını sağlıyor.” diye konuştu.

“Bahsetmiş olduğumuz taşıyıcı ile yapmış olduğumuz tüm çalışmalar dünyada bir ilk.” diyen Sanyal, hem laboratuvar hem de preklinik aşamada yer alan ilaç adayı molekülleri klinik faza taşıyabilmeyi hedeflediklerini anlattı.

Bu kapsamda, Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na başvurularının onaylandığını kaydeden Sanyal, “Kurum, tüm araştırma aşamaları Türkiye’de gerçekleştirilerek fikri hakları ülkeye ait olan bir ilaç adayı için ilk izni verdi. Bu iznin alanda çalışan tüm araştırmacılara yapılabilirliği gösterdiği için motivasyon kaynağı olmasını diliyorum. Klinik çalışmaya yönelik hazırlıklarımız ise devam ediyor.” dedi.

 “Geliştirdiğimiz moleküller, tüm dünyada kullanılabilecek şekilde tasarlanıyor” 

Kemoterapi ilaçlarının hızlı üreyen hücreleri öldürmeyi hedeflediğini belirten Sanyal, “Çünkü tümör gerçekten çok hızlı ürüyor. Ancak hızlı üreyen hücreler sadece tümörden ibaret değil. Kemik iliğimiz de çok hızlı ürüyor, devamlı akyuvar ve alyuvar üretiyor. Ağız içi ve mide içi mukozamız da çok hızlı bir şekilde yenileniyor. Bu nedenle, kemoterapi hastaları için ağız içi yaraları en önemli şikayetlerden birisi. Örneğin, bu ilaç kemik iliğinizde aktive olmadığı için kemik iliği depresyonuna neden olmayacak, buna bağlı yan etkiler görülmeyecek. Biz, ilacın etkilerinin tüm vücutta görülmesini engellemeyi hedefliyoruz.” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Sanyal, ürettikleri ilacın dünya çapında kullanılma olasılığına ilişkin ise “Kanser konusunda hem hekimler hem de ilaç geliştiriciler mümkün mertebe uluslararası iş birliği içinde hareket ediyor. El birliğiyle akademiyi, sanayiyi, devlet kurumlarını, danışmanları, uluslararası bağlantıları bir araya getiren her fırsat ve platforma önem veriyoruz. Ancak ilaçların hangi ülkelerde kullanılacağı konusu o ülkelerin sağlık bakanlıklarının onaylarına bağlı. Bizim geliştirdiğimiz ilaç adayları, tüm dünyada kullanılabilecek şekilde tasarlanıyor. Biz de uzak yakın demeden herkesin ilacımızı kullanabileceği bir dünya düşlüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

İlacın Faz-1 klinik çalışmalarını Türkiye’de yapmanın Doğu Avrupa’da yapmaktan çok daha zor ve maliyetli olduğunu ifade eden Sanyal, “Bu çalışmayı Türkiye’de yapmamızın tek amacı, buradaki bilgi birikiminin ve yetkinliklerin gelişmesine katkıda bulunmaya önem vermemiz. Böylece ekosistem, hem bizim bir sonraki molekülümüzü hem de başka araştırmacıların moleküllerini burada geliştirebileceğimiz seviyeye gelecek. İlk burada deneyelim ve ilk Türk hastalarına erişsin istiyoruz çünkü çare bekleyen çok insan var. Bu çalışmayı yurt dışında yapsaydık 1 yıl gibi önemli bir süre kazanırdık. Bu noktada da devletin desteği büyük önem kazanıyor. Biz de çeşitli destekler için başvurularımızı yaptık ve bekliyoruz.” diye konuştu.

“Diğer akıllı ilaçları da klinik faza taşımayı hedefliyoruz”

Kanser tedavisinde kullanılmak üzere yeni ilaçlar geliştirmek adına yaptıkları çalışmalara da değinen Sanyal, Türkiye’deki sağlık alanında Ar-Ge odaklı faaliyetler yürüten kuruluşlara destek vermek, kamu, özel sektör ve üniversite iş birliği projelerini geliştirmek amacıyla yola çıktıklarını aktardı.

Prof. Dr. Sanyal, Türkiye’deki ilaç firmalarına ve ilaç alanında araştırma yapan akademisyenlere preklinik  aşamada çeşitli hizmetler sunarak hız kazanmalarını sağladıklarını belirterek, “Ana faaliyet alanı olarak da polimer teknolojisiyle hazırlanan, yenilikçi ilaç taşıma platformumuzu esas alan bir ilaç portföyü geliştirmeye başladık. Portföyümüzde bulunan ve tümörü hedefleyen diğer akıllı ilaçları da 2019 yılından itibaren klinik faza taşımayı hedefliyoruz.” dedi.

Kanser hastalığı sürecinde, hasta ve yakınlarının olumlu düşünmeye odaklanmalarının önemini vurgulayan Sanyal, “Bu zorlu mücadeleyi sürdürürken laboratuvarda onlar için çalışan binlerce bilim insanı olduğunu bilmekten güç alırlar diye umuyorum.” ifadesini kullandı.

Kaynak: MediMagazin

Popüler Gönderiler