Pandemi sonrası dünya, gıda güvenliği ve sağlık alanında yeni çözümler arayışında. Özellikle antibiyotik direncinin artışı ve geniş spektrumlu antibiyotiklerin insan mikrobiyotası üzerindeki olumsuz etkileri, alternatif biyokoruma stratejilerinin önemini artırdı. Bu bağlamda, probiyotik kaynaklı bakteriyosinlerin, gıda sektöründe güvenli, stabil ve toksik olmayan antimikrobiyal ajanlar olarak kullanımı dikkat çekiyor. Bu makale, fermente gıdalarla ilişkili laktik asit bakterilerinden elde edilen bakteriyosinlerin nanobiyotik olarak teknolojik uygulamalarını ele almaktadır.
Gıda güvenliği konusundaki endişeler, probiyotik kökenli güçlü antimikrobiyallerin keşfini sürekli olarak teşvik etmektedir. COVID-19 pandemisi sonrasında, probiyotik kaynaklı bakteriyosinlerin antibiyotiklere güçlü alternatifler olarak tanımlanması daha fazla ilgi görmüştür. Küresel piyasada da kimyasal katkı maddelerinden arındırılmış, minimal işlenmiş gıda ürünlerine olan talep artmaktadır.
Antibiyotik Direnci ve Mikrobiyota Üzerindeki Etkiler
Antibiyotik direncinin artması ve geniş spektrumlu antibiyotiklerin insan mikrobiyotası üzerindeki önemli zararlara neden olması, güçlü antimikrobiyal arayışlarının başka bir tetikleyicisidir. Bu bağlamda, bakteriyosinlerin veya bakteriyosin üreten starter kültürlerin çeşitli gıda maddelerinin korunmasında kullanılması, alternatif bir biyokoruma stratejisi olarak büyük ilgi görmektedir.
Laktik Asit Bakterilerinden Elde Edilen Bakteriyosinler
Bu inceleme, fermente gıdalarla ilişkili laktik asit bakterilerinden elde edilen bakteriyosinler üzerine odaklanmaktadır. Bu bakteriyosinlerin, bağımsız olarak veya diğer antimikrobiyallerle kombinasyon halinde kullanıldığında ve doğrudan veya enkapsüle edilmiş olarak uygulandığında, gıda sektöründe güvenlik, stabilite ve toksisite özelliklerine sahip olduğu öngörülmektedir.
Somut Çıkarımlar
Okuyucular için kullanılabilir çıkarımlar:
- Probiyotik kaynaklı bakteriyosinler, antibiyotiklere güçlü alternatifler sunar.
- Laktik asit bakterilerinden elde edilen bakteriyosinler, gıda koruma stratejilerinde kullanılabilir.
- Bu antimikrobiyaller, gıda sektöründe güvenli, stabil ve toksik olmayan ajanlar olarak öne çıkar.
Sonuç olarak, probiyotik kaynaklı bakteriyosinlerin gıda güvenliğinde önemli bir rol oynadığı ve antimikrobiyal dirençle mücadelede güçlü bir seçenek sunduğu görülmektedir. Bu nedenle, bu antimikrobiyallerin daha fazla araştırılması ve uygulanması, gıda güvenliğini artırmada önemli bir adım olacaktır.
Orijinal Makale: J Sci Food Agric. 2024 Aug 2. doi: 10.1002/jsfa.13783. Online ahead of print.