Probiyotiklerin sindirim sistemi ve depolama koşullarında canlılığını koruma yeteneği, sağlık üzerindeki olumlu etkilerini sürdürebilmesi açısından büyük önem taşır. Bu çalışma, Lactiplantibacillus plantarum AB6-25 ile Saccharomyces boulardii T8-3C’nin mikroenkapsülasyon teknikleri kullanılarak nasıl daha dayanıklı hale getirilebileceğini araştırmaktadır. Elde edilen sonuçlar, probiyotiklerin potansiyel kullanım alanlarını genişletirken, gıda takviyeleri olarak daha etkili bir şekilde kullanılabileceklerini göstermektedir.
Araştırmada, AB6-25 ve T8-3C probiyotik türleri, Na-alginat (ALG)/demineralize peynir altı suyu tozu (DWP) veya sadece ALG mikrokapsülleri kullanılarak birlikte enkapsüle edilmiştir. Kontrol grubu olarak serbest probiyotik hücreler kullanılmıştır. Tüm mikrokapsüller ve serbest hücreler, liyofilizasyon işleminden geçirilmiştir. Çekirdek materyallerin enkapsülasyon ve liyofilizasyon verimliliği değerlendirilmiştir.
Enkapsülasyon Verimliliği ve Yapısal Analizler
Tüm gruplarda enkapsülasyon ve liyofilizasyon işlemleri yüksek verimlilikle gerçekleştirilmiştir (%88.46 – %99.13). Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM) analizi, mikrokapsüllerin 3 ila 10 μm arasında değişen boyutlara sahip küresel ve homojen bir yapıda olduğunu ortaya koymuştur. Fourier-Transform Infrared Spektroskopisi (FTIR) ve X-ışını kırınımı (XRD) analizleri ise mikrokapsüllerin yapısında ALG/DWP ve laktobionik asit (LBA) varlığını doğrulamıştır.
Depolama Koşullarında Canlılık
Çalışmada, mikrokapsüllerin 25 °C veya 4 °C’de depolanması sırasında probiyotiklerin canlılığı incelenmiştir. 180 gün boyunca 4 °C’de depolanan tüm mikrokapsül grupları, terapötik dozaj canlılığını korumuştur. Ancak, 25 °C’de dört ay sonra maya canlılığında terapötik eşik altına düşüş gözlenmiştir. Simüle edilmiş GIS koşullarında, deney grupları kontrol grubuna kıyasla daha iyi canlılık göstermiştir.
Öneriler
Bu araştırmanın bulguları, mikroenkapsüllü probiyotiklerin gıda takviyesi olarak potansiyel kullanımı açısından önemli ipuçları vermektedir. İşte bazı somut öneriler:
- Mikroenkapsüllü probiyotiklerin 4 °C’de saklanması, uzun süreli canlılık için tercih edilmelidir.
- Probiyotik takviyeleri, sindirim sistemi üzerinde daha etkili olabilmesi için mikroenkapsülasyon teknikleri kullanılmalıdır.
- Yeni kompozit yapılar oluşturmak için FTIR ve XRD analizleri ile desteklenen araştırmalar yapılmalıdır.
Sonuç olarak, bu çalışma, mikroenkapsüle edilmiş probiyotiklerin gıda takviyesi olarak kullanım potansiyelini ve uygun depolama koşulları altında canlılıklarını koruyabileceklerini göstermektedir.
Orijinal Makale: Int J Biol Macromol. 2024 May 14:132406. doi: 10.1016/j.ijbiomac.2024.132406. Online ahead of print.