Alzheimer hastalığı (AH) ve bağırsak mikrobiyotasının bağlantısı üzerine yapılan son araştırmalar, mikrobiyota-barsak-beyin ekseninin AH’nin önlenmesi, yönetimi veya tedavisi için hedeflenebileceğini öne sürüyor. Bu kapsamda, bazı probiyotiklerin Aβ kaynaklı felci geciktirebileceği hipotezi üzerinde duruluyor. Çalışma, insan amyloid-β (Aβ)1-42 ifade eden C. elegans kullanarak çeşitli probiyotiklerin felç üzerindeki etkilerini değerlendirmiştir.
Çalışmada, Lacticaseibacillus rhamnosus HA-114 ve Bacillus subtilis R0179’un, süpernatantları veya ısı işleminden geçirilmiş formları hariç, felci geciktirdiği ve yaşam süresini uzattığı tespit edilmiştir. Ancak bu probiyotikler, amyloid-β agregatlarının seviyelerini etkilememiştir. İki bilinen yolak, mitofaji ve yağ asidi desatürasyonu, mekanizmayı anlamak için incelenmiştir.
Mitofajinin Rolü
Mitofaji faktörü PINK-1’in silinmesi, GMC101 kurtçuklarında HA-114’ün yaşam uzatıcı ve anti-felç etkilerini değiştirmezken, R0179’un felce karşı koruyucu etkisini azaltmıştır. Ancak R0179’un yaşam uzatıcı etkisi üzerinde bir değişiklik gözlenmemiştir. Bu sonuçlar, mitofajinin bu probiyotiklerin bazı etkileri üzerinde farklı roller oynayabileceğini göstermektedir.
Yağ Asidi Desatürasyonunun Etkisi
FAT-5’in silinmesi durumunda, monounsature C14:1 ve C16:1 yağ asitleri faydalı etkilerini korurken, doymuş C14:0 ve C16:0 yağ asitleri bu etkilerini kaybetmiştir. FAT-5 silinmesi, R0179’un yaşam süresi ve felç üzerindeki olumlu etkilerini etkilemezken, HA-114’ün felç ve yaşam süresi üzerindeki olumlu etkilerini önemli ölçüde azaltmıştır. Bu bulgular, yağ asidi desatürasyonunun probiyotiklerin etkilerini nasıl modüle edebileceğini ortaya koymaktadır.
Kullanılabilir Çıkarımlar
Araştırma sonuçlarına dayanarak, aşağıdaki somut çıkarımlar yapılabilir:
- HA-114 ve R0179, AH tedavisinde potansiyel terapötik yardımcılar olarak değerlendirilebilir.
- Felç ve yaşam süresi üzerindeki etkiler, hangi spesifik yağ asitlerinin desatüre edildiğine bağlı olabilir.
- Mitofaji yolakları, bazı probiyotiklerin nöroprotektif etkilerini modüle edebilir ve bu, kişiselleştirilmiş tedavi stratejileri geliştirmek için kullanılabilir.
Sonuç olarak, klinik ve preklinik kanıtlarla desteklenen bu bulgular, HA-114 veya R0179’un nörodejeneratif hastalıklarda potansiyel terapötik yardımcılar olarak incelenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Gelecekteki çalışmalar, bu probiyotiklerin insan modellerinde etkinliğini ve güvenliğini daha ayrıntılı olarak araştırmalıdır.
Orijinal Makale: 39093068 | 10.3233/JAD-230948