Yaşa bağlı makula dejenerasyonu (nAMD), görme kaybının önde gelen nedenlerinden biri olarak tıp dünyasında önemli bir yer tutmaktadır. Bu hastalıkla mücadelede, homosistein (Hcy) seviyelerinin ve retinal venöz basıncın (RVP) düşürülmesi kritik bir rol oynar. Yeni bir araştırma, L-metilfolat içeren Ocufolin forte adlı vitamin takviyesinin, standart anti-VEGF tedavisine ek olarak kullanıldığında bu risk faktörlerini azaltmada etkili olup olmadığını değerlendirmiştir.
Araştırma Yöntemleri ve Katılımcılar
Araştırmaya toplam 27 göz/27 hasta dahil edilmiştir. Katılımcıların homosistein seviyeleri 12 μmol/L’nin üzerinde, retinal venöz basınçları ise göz içi basıncının en az 8 mm üstündeydi. Ayrıca, göz içi basınçları 10 ile 20 mmHg arasında olan bu hastalar, birer ay arayla üç doz aflibercept enjeksiyonu almışlardır. Katılımcılar iki gruba ayrılmıştır: 15 hasta günlük Ocufolin forte kapsülü alırken, diğer 12 hasta kontrol grubunu oluşturmuştur.
Sonuçlar ve Analiz
Araştırma sonuçları, Ocufolin forte verilen grupta homosistein seviyelerinin ortalama 5.58 μmol/L azaldığını, kontrol grubunda ise yalnızca 0.57 μmol/L azaldığını göstermiştir. Retinal venöz basınçta da benzer bir düşüş gözlemlenmiştir; Ocufolin forte grubunda ortalama 4.60 mmHg azalma varken, kontrol grubunda bu azalma sadece 0.75 mmHg olmuştur. Bu parametrelerdeki farklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.
Çıkarımlar
Araştırma, Ocufolin forte’nin nAMD tedavisinde önemli katkılar sağladığını göstermektedir. İşte bu çalışmadan elde edilen bazı somut çıkarımlar:
- Ocufolin forte, homosistein seviyelerini önemli ölçüde düşürebilir.
- Retinal venöz basınçta anlamlı bir azalma sağlar.
- Görsel iyileşme sürecini olumlu yönde etkiler.
- Anti-VEGF tedavi aralıklarını uzatma potansiyeline sahiptir.
Sonuç ve Değerlendirme
Araştırmanın sonuçları, Ocufolin forte’nin nAMD tedavisinde standart tedaviye ek olarak kullanılmasının, homosistein seviyeleri ve retinal venöz basıncı daha etkin bir şekilde düşürdüğünü göstermektedir. Ayrıca, bu vitamin takviyesinin, tedavi sürecini olumlu yönde etkilediği ve gelecekteki tedavi aralıklarının uzatılmasına katkıda bulunduğu belirtilmektedir. Bu bulgular, nAMD ile mücadelede yeni bir yaklaşım sunarak, hastaların yaşam kalitesini artırma potansiyeline sahiptir.
Orijinal Makale: Adv Ophthalmol Pract Res. 2025 Mar 4;5(2):135-141. doi: 10.1016/j.aopr.2025.03.001. eCollection 2025 May-Jun.
