Dini inancın nörofizyolojik etkileri, doğru bir şekilde ölçülebilen bilimsel gerçeklerdir.
En yeni araştırmalarda da görüldüğü gibi, bu etkilerin bazılarına bir göz atacağız.
Dini inanç, yaşamımızı uzatabilir ve hastalıkla daha iyi başa çıkmamıza yardımcı olabilir. Örneğin yapılan çalışmalarda dini inancı olan yaşlı bireylerin genellikle dini bayramlardan sonra öldüklerini ve aslında bayramı görebilmek için beynin kişiyi daha uzun yaşatabileceği gösterilmiştir.
Ve, “nörotheoloji” alanında – ya da teolojik inancın nörobilim alanında – araştırmalar, maneviyat hakkında ne düşündüğümüzü değiştirmek zorunda kalan bazı şaşırtıcı keşifler yaptı.
Örneğin, bazı bilim adamları, dini deneyimin, beynin keyif verici devrelerini harekete geçirdiğini öne sürmektedir.
Diğer araştırmalar, belirli bir beyin bölgesine zarar vermenin, kimsenin olmadığı bir yerde yanınızda biri olduğunu hissetmenizi sağladığını ileri sürdü. Bu tür bulguların dinin sağlığı nasıl etkilediğine dair ilgi çekici çıkarımları vardır ve bunun tersi de geçerlidir.
Nörotheoloji kitabını yazan araştırmacılar dinden bağımsız olarak, örneğin Budistlerin meditasyon yaptığında veya Katolik rahibelerin dua ettiğinde beynin frontal loblarında aktiviteyi artırdığını gösterdiler.
Bu alanlar, artan odaklanma ve dikkat, planlama becerileri, geleceği düşünebilme yeteneği ve karmaşık argümanlar oluşturma yeteneği ile bağlantılıdır.
Ayrıca, hem dua ederken hem de meditasyon yaparken, zamansal ve mekansal algılamayı yöneten beynin yan bölgelerinin çok yavaş çalıştığı gösterilmiştir. Dua ederken nerede ve hangi zamanda olduğumuzu hiç düşünmüyoruz demek bu…
Ancak, meditasyonda nasıl ki ses kullanılmıyorsa, sesli dua edenlerde beynin dil işleme bölgesinde artmış bir hareket gözlenmiştir.
Tamamen odaklanmak için, duaları da içinizden okursanız, beyninizle daha yükseğe çıkacaksınız…